Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Tarihi ve
kültürel mirasımızı yansıtan klasik Türk süsleme sanatlarından minyatür bir
dünya mirası olarak UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili
Listesi’ne kaydedildi. Nakkaşlarımız artık bir dünya mirasını icra edecekler”
dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin
başlattığı girişim sonucunda UNESCO’ya taşınan minyatür sanatının bugün
itibarıyla İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne alındığı
müjdesini verdi. Bakan Ersoy, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda,
“Tarihî ve kültürel mirasımızı yansıtan klasik Türk süsleme sanatlarından
Minyatür bir dünya mirası olarak UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel
Mirası Temsili Listesi’ne kaydedildi. Nakkaşlarımız artık bir dünya mirasını
icra edecekler” dedi.
Minyatür sanatı Fransa’nın başkenti Paris’te bugün çevrim
içi olarak düzenlenen UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras 15. Hükümetlerarası
Komite Toplantısı’nda oy birliğiyle listeye alındı.
“BÜYÜK BİR TİTİZLİKLE TAKİP ETTİK”
Türkiye’nin moderatörlüğünde Azerbaycan, İran ve
Özbekistan’ın ortak dosyası olarak 2019 yılının Mart ayında UNESCO’ya
gönderilen Minyatür sanatının dünya mirası olmasına ilişkin olarak ayrıca bilgi
aktaran Bakan Ersoy, “Türkiye’nin sahip olduğu zengin kültürel birikimi ulusal
ve uluslararası düzeyde korumaya, yaşatmaya ve tanıtmaya devam edeceğiz.” diye
konuştu. UNESCO’ya ortak dosya olarak sundukları Minyatür sanatını sürecin
başından itibaren büyük bir titizlikle takip ettiklerini belirten Bakan Ersoy,
bu sanatın sadece Türkiye’de değil kültür coğrafyamızda da büyük bir tarihi ve
kültürel değere sahip olduğunu vurguladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri
Ersoy, Minyatürün insanlığın ortak mirası olarak ilan edilmesini sağlamış
olmanın gururunu ve onurunu yaşadıklarını da kaydetti.
Azerbaycan, İran ve Özbekistan tarafından büyük bir
heyecanla beklenen bu karar taraflarca da büyük bir sevinçle karşılandı.
MİNYATÜR SANATI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Minyatür öykü, olay ya da bilgilerin resim diliyle tasvir
edilmesi sanatıdır. Osmanlı döneminde “nakış” veya “tasvir” olarak anılan bu
sanatı icra edenlere nakkaş, müsavvir, minyatür sanatçısı, tasvir sanatçısı
veya şebihnüvis denilir. Tarihsel süreç içinde farklı bölgelerde farklı ekoller
halinde gelişen minyatür sanatı, İslamiyet ile birlikte yeni bir çehreye
kavuşmuş, el yazması kitapların içine nakşedilen minyatürler yaygın görsel
ürünlerden biri haline gelmiştir.
Osmanlı minyatür ekolü, yüzyıllar içinde gelişen ifade ve
anlatım ilkelerine imparatorluk coğrafyasının kültürel çeşitlilik ve
çoğulculuğunu da katarak farklı bir tasvir dili oluşturulmuştur. 19. yüzyıldan
itibaren bu sanatın uygulandığı yerler çeşitlenmeye ve minyatürler duvarlara,
tuvallere, ahşap, çini ve deri gibi materyaller üzerine daha yaygın bir şekilde
uygulanmaya başlanmıştır.
Nakkaşlar, resimlerini aherlenmiş yani yumurta akı ile
cilalanmış ve resimler için boşluk bırakılmış kağıtlara yapmaktadırlar.
Kullanılan malzemeler genellikle kuş teleklerinden elde edilen ve “kalem”
denilen fırçalar ile organik boyalardır. Günümüzde endüstriyel boya maddeleri
ve malzemeleri de kullanılmaktadır.
Nakkaş, pamuktan yapılmış bir tabaka has kağıt alarak bunu
bir mermer üzerine yaymakta ve genellikle fildişinden yapılan bir cisimle bu
kağıdı düzleştirerek parlatmaktadır. Daha sonra yapacağı şekillerin boyutlarını
belirleyip kağıt üzerine bunların taslağını çıkararak çini mürekkebi ile
şekillerin kenar çizgilerinin üzerinden geçilmekte ve figürler canlılığını uzun
süre koruyan kökboya ile renklendirilmektedir. Ülkemizde yüzlerce yıllık bir
geçmişe sahip olan minyatür sanatı tarihi ve kültürel mirasımızın önemli bir
parçası olarak kabul edilmektedir.